Disleksi

Disleksi; normal ve ya normalüstü zekaya rağmen, akıcı okuma ve okuduğunu anlama sorunlarıyla kendini gösteren nörolojik temelli bir öğrenme farklılığıdır. Özgül öğrenme güçlüğü kategorisinin alt alanlarından olan disleksi, özgül öğrenme güçlüğü grubunun %85'ini oluşturmaktadır. 


Dislektik bireylerin en belirgin özellikleri; 

•Yaşıtlarına oranla geç okuma, okumaya karşı isteksizlik. 

•Okuma hızında yavaşlık ve akıcılık eksikliği. 

•Harfleri, temsil ettikleri seslerle ilişkilendirme güçlüğü. 

•Okurken harfleri karıştırma. 

•Okurken harf, hece atlama veya ekleme. 

•Kelimenin sonlarını uydurarak, yuvarlayarak okuma. 

•Okuduğunu anlama ve anlatmada güçlük yaşama. 

•Başkasının okuduğundan daha iyi anlama. 

•Kelimeleri hecelemekte ya da seslerine ayırmakta zorlanma. 

•Hızlı yönergeleri veya birden fazla sıralı yönergeyi anlama güçlüğü. 

•Yüksek sesle ve grup içinde okumaktan kaçınmadır.


Disleksinin temelinde; sesi fark etme, çözümleme, otomatik patern sorunları ve işitsel kısa süreli bellek sorunları yer almaktadır. 


Kurumumuzda uyguladığımız Disleksi Müdahale Programında bu farklılık alanlarında, uygulamaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Disleksi Müdahale Programımız dört bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; 


•Görsel İşlemleme, 

•Otomatik Patern, 

•Kısa Süreli Bellek, 

•Fonolojik Farkındalıktır. 


Görsel İşlemleme Çocuklarımızın okulda aldığı bilgilerin %80’i görsel kaynaklıdır. Gözlerin arkasında sanılandan çok daha önemli bir süreç gerçekleşmektedir. Görsel bilginin içeri girdiği andan itibaren beyin, gördüklerini yorumlamaya ve bir sonraki adımını planlamaya başlar. Bu sürece görsel işlemleme adı verilir. Görsel işlemleme becerilerinin akademik başarıda ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bilinmektedir. Çocuklar metni okurken, yazım hatalarını bulurken, bir matematik problemi çözerken veya bir model yaparken, görsel işlemleme becerilerini kullanırlar. 


Otomatik Patern Akıcı okumanın başarılı bir biçimde gerçekleşmesi, altında yatan süreçlerinin sağlıklı çalışmasıyla ilgilidir. Akıcı okumayı doğrudan etkileyen bu süreçlerden biri de Otomatik Paterndir. Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalar bireylerin nesneleri, harfleri, sayıları ve renkleri hızlı isimlendirme becerisinin, akıcı okuma ile oldukça yakın ve güçlü bir ilişki gösterdiğini ortaya koymuştur (Norton ve Wolf, 2012). 

Otomatik Patern, karmaşık sırada verilen, harfler, şekiller, nesneler, renkler ve sayılardan oluşan ve birey tarafından soldan sağa doğru hızlı bir şekilde sesli olarak isimlendirilmesi gereken bir görevler bütünüdür (Norton ve Wolf, 2012). 

Otomatik Patern uygulamasındaki en temel esas; nesneler, harfler, sayılar ve renklerin olabildiğince hızlı fakat doğru bir şekilde ifade edilmesi gerekliliğidir. Otomatik Patern uyaranlarının, Otomatik Patern testlerinin özellikle dislektik bireylerin eğitimi alanında önemli bir yer edinmesi büyük ölçüde onun okuma ve işitsel kısa süreli bellek kapasitesi ile olan güçlü ilişkisine bağlıdır. 


Kısa Süreli Bellek Bellek; beyne duyusal uyaranlarla gelen bilgilerin, uzun süreli bellekteki bilgilerle karşılaştırıldığı ve işlemlere tutulduğu etkinlik alanıdır. Kısa süreli belleğin kapasitesi sınırlıdır, gelen bilgiyi belli bir süre (10 saniye) canlı tutar. Bu bellek, sınırlı bilgi için geçici bir depodur. İnsanların gördüğü, duyduğu veya daha önceden bildiği sayı, harf ve objelerin 7 – 9 tanesi burada tutulabilir ve hatırlanabilir (Barnes ve Desrochers, 2008). Dislektik bireylerde daha çok kısa süreli bellek sorunları görülür. Kısa süreli işitsel -görsel bellek sorunları genellikle birlikte ortaya çıkar. Alanda yapılan birçok çalışma dislektik bireylerin kısa süreli bellek işlevlerinin normal örnekleme göre daha düşük olduğuna işaret etmektedir (Cain, Oakhill ve Bryant, 2004; Kesikçi ve Amado, 2005; Schuchardt, Maehler ve Hasselhorn, 2008; Turgut, 2008). 


Fonolojik Farkındalık Fonolojik farkındalık harf ve harfin işleyişi arasındaki ilişkiyi anlamak için ön koşul niteliğinde olan sözlü dil becerisidir. Çocuğun okuma-yazma becerisi için yeterli hazır bulunuşluğa ulaşmasında ve bu becerinin istenilen nitelikte kazandırılmasında bedensel, bilişsel, duyuşsal ve sosyal yönden gerekli tüm bilgi, beceri ve deneyimlere sahip olmasının yanı sıra, fonolojik farkındalık becerisinin de oldukça önemli olduğunu ortaya koyan çalışmalar vardır.Fonolojik farkındalık; okuma-yazma ile güçlü bir ilişkisi olan, gelişen ve kelimeyi oluşturan sesleri tanıma, ayırma, maniple etme ve ortak seslerden oluşan kelimeleri fark etme görevleri ile ilgili bir beceridir. Sesler ve harfler arasındaki ilişkiyi keşfeden çocuk, sahip olduğu sözcük dağarcığı bilgisini de buna ekleyerek okumayı öğrenir (Share, 2004). İlk okuma-yazma ile ilgili yapılan araştırmalarda oldukça önemli bir yere sahip olan fonolojik farkındalık, özenli planlanan bir eğitim süreci ile geliştirilebilir (Chard ve Dickson, 1999).